Cichlid Balıklarının Kusturulması
Akvaryum hobisinin hayatımıza girmesiyle, günlük yaşamımızda bu çok sevdiğimiz uğraşımız üzerine konuşmalarımızda ve forumlardaki tartışmalarımızda en önemli konulardan biri balıkların kusturulması olmuştur. Bu konudaki görüşler, tecrübeli hobicilerden, hobiye yeni başlamış akvarist arkadaşlarımızın düşüncelerine kadar farklılık göstermektedir. Anne olan dişi cichlidi kusturmak bazı durumlarda gereksizdir. Bu kuram tamamen doğaya duyduğumuz saygıdan ötürü gelmektedir. Ancak gerçekten bazı durumlarda anne dişiyi kusturmak onun sağlığı için en elverişli olan yöntemdir.
Bir önceki yazımda Malawi cichlidlerinin üreme dönemlerinden bahsetmiştim. Bu konuyu açarken göldeki bir balıkla akvaryum ortamındaki bir balığın aynı şartlarda içgüdülerini kullanamadığını belirtmiştim. Kusturma ya da diğer bir tasviriyle sağma işlemi sadece akvaryumda gerçekleştiği için bir cichlidin doğasına aykırıdır. Şimdi bu durumun neden gerekli olduğuna geçelim. İlk olarak Malawi Gölü'nü ele alalım; 600 km uzunluğunda ve 80 km genişliğinde bir alanda oluşmuş, yer yer 700 metreye kadar derinliğe sahip, dünyanın en büyük yedinci gölü olan bu dünya harikası yer; 20-30 cm büyüklüğüne ulaşabilen Haplochromis familyası balıklar için bile sınırsız bir uzunluğa, inanılmaz bir büyüklüğe sahiptir. Bu gölün en efsanevi mensupları olan Mbuna familyaları, üreme dönemleri en erken gelen balık gruplarının başındadır. Örneğin; doğumunu takip eden ilk 8 ay sonunda bir Mbuna dişisi cinsel olgunluğa erişmiş olur. Ancak gölde yetişen bir Mbuna dişisi ile kapasitesi ne kadar büyük olursa olsun bir akvaryumda yetişen Mbuna dişisi yapısal olarak aynı güce sahip değildirler. Göldeki balık, doğadan edindiği besinlerle ve sınırsız yüzme alanıyla çok daha iri bir boya ulaşır ve üreme dönemi geldiğinde vücut yapısı kuluçka dönemini sağlıklı bir şekilde tamamlamaya müsahit haldedir. Akvaryum ortamında yetişen dişi balık, kuluçka süresince aç kalacağı için vücut yapısı zayıflayacaktır. 8 aylık bir zaman diliminde büyük tanklardaki dişiler 10 cm boya rahatlıkla ulaşabilirler, fakat küçük kapasiteli tanklarda bunun mümkün olması çok zordur. Programlı bir beslenme menüsü ve yine periyodik programlı su değişimleri, su parametrelerinin sürekli test kitleriyle ölçülerek değişim gösterdiklerinde müdahale edilip sabitlenmesiyle balığın büyüme faktörünü yakından etkileyebiliriz. Ancak bu kişisel zahmetler her hobici için aynı seviyede olmayacağı için; kuluçka döneminde 10 cm boya kadar ulaşmış bir balıkla 8 cm boya ulaşmış bir balık için aynı hayatı oluşturmayacaktır. 10 cm.lik dişi yapısı gereği diğer 8 cm.lik dişiden daha güçlü olduğu için daha az zayıf düşecektir. Balık kuluçkadayken aç kaldığı için istemeden yutmak zorunda kaldığı yumurta sayısı 10 cm.lik dişide daha az, 8 cm.lik dişide daha fazla olacaktır. Bu da doğum sırasında 10 cm.lik dişinin diğerinden daha çok yavru vermesini aşikar kılmaktadır. Ancak burda en önemli nokta doğum esnasına gelene kadar kuluçkadaki zayıf dişinin fazlasıyla yorgun düşecek olmasına tekabül eder. Daha sonrasında kendini toplayıp form kazanması yavaş yavaş olacağı için, balığın gelişimi, daha çok büyümesi ve daha güçlü hale gelmesi negatif yönde sürecektir. Yeniden kuluçkaya geçme zamanını uzatacağı gibi yanık kalmasını; yani başka bir deyişle büyümesinin durması riskinide oluşturmaktadır. Balığın üreme periyodunun uzamaması, daha çok yavru sahibi olabilmesi ve hepsinden önemlisi gelişimini negatif etkilemeden sağlığının korunması için yapabileceğimiz en önemli davranış onu kusturmak olacaktır. Bu sayede yeniden kısa süre içerisinde yem yemeye başlayacak ve formunu kazanacaktır. İlk başlarda hiçbir zaman kusturma taraftarı değildim ancak 5-6 cm boylarında çoğu Labidochromis Caerelus (Sarı Prenses) ve Maylandia Callainos (Cobalt Blue) dişilerim yumurta almaya başlayınca, onların sağlığını düşünerek bu yola başvurdum.
540 litre ve üstü kapasiteli tanklarda, uygun dekorla % 100 olmasa da, balıkların doğal ortamını taklit etmeye bir adım daha yaklaşmış oluruz. Böylesi geniş alanlarda tüm balıklar gelişimlerini, göldeki ırklarına yakın bir şekilde gerçekleştirebilirler. Vücut yapısı olarak iri ve güçlü bir hale gelmiş olan dişi 22-26 gün aralığı olan kuluçka dönemini en az yorgunlukla atlatacak kapasiteye sahip olduğu için; o balığı kusturmadan yavrularını ağzından salmaya başlayacağı güne kadar beklememiz, doğanın en güzel görüntülerinden birini canlı olarak yaşamamızı sağlayacaktır. Bugüne kadar balıklarımın form kaybedip güçsüz kalmalarına dayanamadığım için her zaman onları kusturdum. Annenin yavrularını ağzından salıp yeniden korumak için ağzının içine alması, o yavruları sistemli bir şekilde yüzdürüp dış tehlikelerden koruma çabası, eşsiz ve takdire şayan bir doğa olayıdır. Bir gün sabredip, bu görüntüleri akvaryumumda göreceğim günün gelmesini bekliyorum. Vücut formu olarak güçlü bir yapıya sahip bir anne adayı dişiyi kusturmadan beklersek, bu görüntüleri rahatlıkla görebiliriz. Yapı olarak doğal boyutlarda olan bir dişinin kuluçka dönemi bitiminde sahip olduğu yavruları, kusturularak doğmuş yavrulardan daha sağlıklı ve gelişimlerinin daha kolay olacağını çoğu davranışbilimci bilimsel olarak kanıtlamıştır. Bu da doğal yolla gelen yavrular için pozitif bir durumdur.
10 yıldır, başta Mbunalar olmak üzere çoğu Malawi Cichlid türünü yakın bir şekilde inceliyorum ve araştırmalarım doğrultusunda varmış olduğum en önemli kanılardan biri; erken anne olmaya hazırlanan bir dişinin yapısal gelişim sürecini sekteye uğratmamak adına, 22-26 gün süren kuluçka döneminin bitmesini beklemeden onu kusturmaktır. Eğer balığınız, erişkin bir dişiyse ve kuluçka tecrübesi fazlaysa kusturmadan bekleyip, o harika doğum görüntüleriyle karşılaşmanızda hobi adına apayrı bir güzelliği gözleriniz önüne serecektir.
Kısacası akvaryum ortamında yaşayan ve anne olmaya hazırlanan güçsüz yapıdaki bir dişiyi kusturmak sağlık adına olumlu bir davranıştır. Erişkin bir dişiyi kusturmadan beklemekte doğanın güzelliği adına, akvaryumumuzdaki görsellik adına müthiş bir olaydır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder