Hepimiz özenle baktığımız balıklarımızdan günün birinde yavru almayı bekleriz. Ama bazen ne yaparsanız yapın bir türlü yavru alamadığınızı görür ve hayal kırıklığına uğrarsınız. Hatta bu durum, hobiden bile soğumanızı sağlayabilir. Her gün forumda özellikle bu konu hakkında bir çok başlık açıldığını gördüğüm için sizlere kendi yöntemlerimi ve bildiklerimi aktarmak istiyorum.
1-) Balıklar Sağlıklı Olmalıdır:
a-) Su Değerleri:
Öncelikle balıklarımızın sağlıklı olduklarından emin olmalıyız. Ancak sağlıklı olan balık üreme etkinliğini gerçekleştirebilir. Bunun için su değerlerimiz uygun olmalıdır. Emin değilseniz, su değerlerini (PH, GH, Nitrit, Nitrat,…vs) ölçebilen bir test edinin. Bu testleri akvaryumculardan temin edebilirsiniz. (Ph ve Gh testi eczanelerden de satın alınabilir.) Özellikle nitrit, nitrat ve amonyak değerleriniz normal düzeyde olmalıdır. Bu üç zehirli maddenin yüksek miktarlarda bulunması, düzenli dip çekimi yapılmayan Malawi akvaryumlarında sıkça rastlanır ve balıkların keyifsiz olmasına, çiftleşmemelerine, aldıkları yumurtaları atmalarına, hatta hastalanmalarına sebep olur. Balık miktarınıza bağlı olarak haftada bir-iki kez yapılan dip çekme işlemi, bu zehirli maddelerin büyük çoğunluğunu akvaryumunuzdan uzaklaştıracaktır. Eksilen suyun yerine de bir kovada ya da ağzı açık bir bidonda 3-4 gün bekletilen su eklenmelidir. Ancak bu suyun akvaryum ısısıyla aynı sıcaklıkta olmasına dikkat ediniz. Eklenen su ile akvaryum suyunun arasında ısı farkı olmamalıdır.
Çiklitler oldukça fazla atık tüketen, hareketli balıklardır. Bu yüzden filitrasyon güçlü olmalı, akvaryumda bol oksijen bulunmalıdır.
b-) Beslenme:
Suyumuzun değerleri uygunsa (balıklarımızı rahatsız eden, ağızlarına aldıkları yumurtaları atmalarını sağlayan olumsuz su değerleri bulunmuyorsa) balıklarımızın sağlıklı beslendiklerinden emin olmalıyız. Her zaman için tek tip yemlemeden kaçınılmalıdır. Mümkün mertebede birkaç çeşit ve kaliteli yem kullanmalısınız.Burada dikkat etmemiz gereken nokta; türe uygun beslenmedir. Örneğin bir Ahli ile bir Iceman'in beslenme diyetleri aynı değildir. Ahli, protein ağırlıklı beslenmeyi seven, Iceman ise bitkisel ağırlıklı yemlerle daha mutlu olan bir balıktır. Sarı Prensesler ise hem etçil hem de otçul beslenirler. Balıklarımızın özelliklerini araştırmalı ve onları buna uygun beslemeliyiz. Yine haftada birkaç kez protein ağırlıklı beslediğimiz balıklarımıza da bitkisel yem vermeyi ihmal etmemeliyiz. Tam tersi bitkisel beslenen bir balık için de geçerlidir. O da arada bir protein ağırlıklı yemlerle beslenmelidir.
2-) Balık-Stres İlişkisi:
Stres, bir akvaryumun en büyük düşmanıdır. Hemen hemen bütün hastalıkların sebebi, stres yüzünden bir balığın mukoza zarının zarar görmesidir. Bu mukoza zarı normal şartlar altında akvaryumumuzda her daim bulunan zararlı mikroorganizmalardan balıklarımızı korur. Stres yüzünden tahrip olan mukoza zarı balıklarımızı artık koruyamaz hale gelir ve balıklarımız kolayca hastalanırlar.
Balıklarımızın stres yaşamamaları için yapmamız gerekenler şunlardır;
a-) Tank Seçimi:
Maddi gücünüz yettiğince, alabileceğiniz en büyük tankı almanız balıklarınızı mutlu edecektir. Bazı türler daha büyük tanklar beklerken, bazı türler ortalama bir tankla da idare edebilir. Örneğin yunuslar minimum 240-260 ltlik bir tankta, sarı prensesler ise 100-180 ltlik bir tankla idare edebilirler. Kısacası akvaryumunuz ne kadar büyükse, yavru alma şansınız o kadar yükselir.
Yunus gibi bazı türlerin karma akvaryumda üremeleri zordur. Bu yüzden bazı türler, türe özel akvaryum beklerler.
b-) Balık Sayısı:
Malawilerin yüksek nüfuslarla bir akvaryumda bakılmaları doğru değildir. Mümkün mertebede akvaryum içinde bulunan balık sayımızı azaltmalıyız. 100-120 lt’ de 15-20 yetişkin balık besliyorsanız, akvaryumunuz kalabalık demektir ve yavru almanız oldukça zordur.
c-) Balık Seçimi:
Uyumlu Türler: Balık türleri araştırılarak birbirleriyle uyumlu türler seçilmelidir. Her zaman için aynı göle ait çiklitlerin bir arada beslenmesi daha randımanlı bir akvaryum ortamı sağlayacaktır. Örneğin sarı prenses, flower horn, frontoza gibi balıkları aynı akvaryumda beslemeye kalkarsanız, farklı göllerin balıklarını bir araya koyduğunuz için o akvaryumdan yavru almanız oldukça zorlaşır. Yavru almayı bırakın, böyle bir akvaryumda balık kavgaları, yaralanmalar, strese ve kötü su şartlarına bağlı olarak mantar, parazit ve bakteriyel hastalıklar karşılaşma olasılığınız oldukça yükselir.
Yine aynı gölün balıkları da olsalar, Malawiler arasında da akvaryumda bulunan huzuru bozabilecek, daha sert türler mevcuttur. Bu türlere örnek olarak; johanni, auratus, venüstüs, yaşayan kaya verilebilir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki nasıl her insan aynı kişilik özelliklerine sahip değilse, balıkların da aynı tür olsalar bile farklı kişilik özellikleri bulunur. Örneğin benim 14 cmlik bir Ahli erkeğim sadece üreme zamanı yer tutup normal zamanlarda hiçbir balığa karışmazken, başka bir 8 cmlik Ahli erkeğim 90 cmlik yer tutar, her daim oraya hiçbir balığı yaklaştırmaz, akvaryumda terör estirirdi.
Her türden sadece bir erkek ve en az 3-4 dişi gereklidir. Akvaryumda, aynı türden birden fazla erkek bulunması, o akvaryumda stres kaynağıdır. Örneğin ahli ve sarı prenses beslemek istiyorsanız, 1 erkek, 5 dişi ahli ve yine 1 erkek, 5 dişi sarı prensesi aynı akvaryuma koyabilirsiniz.
Eğer balıklarınız ağız ağıza birbirine kenetleniyor, birbirinin etrafında çok hızlı bir şekilde dönüyor, birbirlerini gördüklerinde solungaçlarını şişiriyorlarsa büyük ihtimalle cinsiyetleri aynıdır ve kavga ediyorlardır. Genelde erkek erkeğe kavgalar yaşansa da bazen 2 dişi arasında hatta nadiren de olsa baskın dişi-pasif erkek arasında da kavgalar görülebilir. Böyle bir durumda balıklardan biri akvaryumdan çıkarılmalıdır. Balıkların cinsiyetlerine 4.madde de değineceğim.
d-) Uygun dekorasyon:
Malawiler özellikle de sarı prensesler gibi mbunalar (Doğal ortamları, Malawi gölünün kayalık alanları olan çiklitler) dekordan çok hoşlanırlar. Akvaryumda kayalardan mağara ve benzeri saklanılacak yerler oluşturup küplerle de desteklerseniz, balıklarınız oldukça mutlu olacaklardır. Yine aynı şekilde non-mbunalar (Malawi gölünün kumluk ve kumluk-kayalık bölgelerinde yaşayan çiklitler) da belli bir miktar dekordan hoşlanırlar. Böylece ağzında yumurta olan dişi ya da diğer balıklarca kovalanan pasif bir balık dekorların arasına saklanarak kendini koruyabilir.
Unutmamalıyız ki dekorsuz, boş bir akvaryumda beslenen balıklarda çoğunlukla ürkeklik, stres ve diğer balıklarca kovalandığı için yumurta atma gözlenir.
Bir akvaryum, doğanın bir taklididir. Elimizden geldiğince doğayı, balıkların içinde bulunduğu gölün ortamını taklit etmeliyiz ki balıklarımız daha mutlu ve sağlıklı olsunlar. Bu bizim bir hobici olarak sorumluluğumuzdur.
3-) Uygun Damızlık Seçimi:
Yukarıda elimden geldiğince bahsettiğim tüm koşulları sağladıysanız sıra uygun damızlıkları seçmeye geliyor. Akvaryumcularda satılan çoğu çiklit hormonludur. Bu hormon balıkların renklerini canlılaştırıp dişilerin de, erkeklerin de bir erkek balık görüntüsü almalarını sağlar. Ancak oldukça zararlı, hobicileri maddi ve manevi kayıplara uğratan bir etkendir. Çünkü yüksek miktarlarda verilen hormon, balıkların üremelerini güçleştirir ya da tamamen engeller ve bizler aylar boyunca tüm koşulları gerçekleştirdiğimiz halde neden balıklarımızın üremediğini kara kara düşünürüz.
Eğer akvaryumcuda gördüğünüz bir çiklit 3-4 cm’ken, erişkin olduğunda alacağı renge bürünmüşse o balık hormonludur ve uzak durmanızı tavsiye ederim. Örneğin bir Ahli yavrusu gri, uçuk mavi yerine canlı bir parlement mavisi görüntüsündeyse o balık hormonludur.
Balığın hormonlu olup olmadığını görüntüsünden anlama kuralı, mbunalar için çok da geçerli değildir. Çünkü mbunalar (sarı prenses, snow-mavi prenses, icemen,…vs) küçük boylarda bile hormonsuz olsalar da canlı renklerini korurlar. Ancak hormon yemiş bir mbuna da renkler yine olağandan canlı ve parlak olabilir. Ama yine de mbunalar da hormon konusunda hata yapılabilir.
Yanılmamak için sizlere tavsiyem; damızlıklarınızı akvaryumcudan değil de, bir hobiciden temin etmeniz yönündedir. Böyle bir imkanınız bulunmuyorsa elinizden geldiğince akvaryumcudaki en renksiz yavrulardan seçiminizi yapınız.
Damızlıklarda dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da balıkların büyük boylarda olmamasıdır. Çünkü genellikle insanlar evlerinde ya da üretim hanesinde üremeyen, verim alamadıkları, yaşlı balıkları ellerinden çıkarırlar. Dolayısıyla da erişkin, büyük boy bir balık aldığınızda kısır olması ya da yumurta yemesi oldukça yüksek bir ihtimaldir.
4-) Balıkların Cinsiyetleri:
Balıkların cinsiyetinden emin olmalıyız. Özellikle mbunalar için dişi-erkek ayrımı oldukça zordur. Görünüşünden alt yüzgecin ovalliği-sivriliği, üst yüzgecin ovalliği-sivriliği, üst ve alt yüzgeçteki bant kalınlığı, anal yüzgecin sivriliği-ovalliği, yalancı yumurta benekleri, kafa yapısı, çenesinin altında yumurta kesesinin olup olmaması gibi farklılıklar bize balığın cinsiyeti hakkında bir fikir verse de, bazı durumlarda yanıltıcı olabiliyor. İnsanlar nasıl birbirlerine benzemiyorlarsa, balıklarda da aynı tür içinde dahi, fiziksel farklılıklar bulunuyor.
Bunun için en kesin yöntem; “Venting Yöntemidir” Bu yöntemde balığın anüsü ve venti karşılaştırılır. Venting yöntemi ayrıca normal zamanlarda dış görünüşüne bakarak emin olabildiğimiz türler için de (non mbunalar), kendini baskın erkekten saklayan (rengini açarak dişi görünümü alan) pasif erkeklerin cinsiyetini de belirlemede kullanılabilir.
Erkek balığınız dişilerden daha büyük olmalıdır. Daha önce de bahsettiğim gibi her türden tek bir erkek beslenmelidir.
Şimdilik aklıma gelen, yavru almak için dikkat edilmesi gereken belli başlı unsurlar bunlar. Tüm bu yazdıklarım bizzat uyguladığım ve dikkat ettiğim hususlar. Ancak üstteki başlıklardan bazıları uygulanmadan da yavru alınabilir. Örneğin bazen aşırı kalabalık bir akvaryumda ağzı dolu bir dişi görülebilir. Bu erkeğin baskınlığına ve dişinin çabukluğuna da bağlıdır. Ancak o dişi, büyük bir ihtimalle diğer balıklardan kurtarabildiği yumurtaları alabilmiştir ve belki de balık sayısının az olduğu bir akvaryumda çiftleşmiş olsaydı, alacağı yumurta sayısı çok daha fazla olacaktı.
Malawi Çiklitleri, kendilerine has farklı kişilik yapıları ve davranış biçimleri olan canlılardır. Hemen her ortama kolayca adapte olabilirler. Bu yazıyı özellikle yavru almada problem yaşayan arkadaşlar için hazırladım. Bilgi paylaştıkça çoğalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder